Foto-1: Watergarden İstanbul, Paradoks olacak belki ama Bauman’ın “Akışkan Modernite”sindeki Mekan bölümünü okuyordum. Bir AVM’de. Sait ile Kadıköy’e gitmeye karar vermiştik ama yolda kararımızı değiştirdik. Yakınlarda bir yerlerde olan bir arkadaşa bir şey vermemiz gerekiyordu. O yüzden yol üzerinde, Ataşehir’de, Bulvar 216’daki Starbucks’a gittik. Çokta beğendiğim söylenmez. Sigara ve kahve güzeldi ama hava soğuktu. Sait […]
Kategori: Uncategorized
Eski Edirne Yolu

Eski Edirne Asfaltı Kim bilir kaç kez kullandım bu yolu. Üstelik İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda (1999), o zamanlar Gaziosmanpaşa ilçesine bağlı, şimdilerde ise Arnavutköy ilçesi’nin bir mahallesi olan Bolluca’da ilk öğretmenlik yaptığım günler…”Semantik yoğunluk” denilen şey en çok yer isimlerinde geçerli sanırım. Yalnız şöyle bir şey de var: Ben Vezneciler-Arnavutköy otobüslerine bindiğim zaman o güzergah […]
Körlük Üzerine Notlar
“Ne zaman uyansam kör oluyorum” “Körlük Üzerine Notlar” adlı filmi, “Cultural Geographies”in son sayısında Keating’in (2019) makalesinde gördüğüm zaman epey heyecanlandım. Yazı çok iyiydi ama aklım elbette filmde kaldığı için sonrasında filmi hemen izledim ve iyi ki öyle yapmışım. Kısaca filmin hikayesini anlatacak olursam: İngiltere’de bir üniversitede ilahiyatçı olan John Hull, 1983 yılında kör olur […]
Sevgisiz (Loveless)
John Berger’in Görme Biçimleri adlı kitabındaki “mistifikasyon” kavramı üzerine yeniden düşündüğüm bir zamanda bir film hakkında yazı yazmak ironi gibi. Ama olsun. Neticede film eleştirmeni değilim. Yani film ile araya mesafa koyan bir yazı olmayacak bu. Tam tersine, beni etkileyen bir film hakkındaki düşüncelerimden ibaret. Andrey Zvyaginstev’in Dönüş (Return) adlı filmini çok beğenmiştim. Rus yönetmen […]
Fatih’te Bir Mezat
Sevgili dostum Nurullah ile sur içine gittiğimizde aç karnımızı doyurduktan sonra internette “nadirkitap” adlı sitede baktığımız Nilüfer Göle’ye ait bir kitabı bizzat yerinde alalım düşüncesiyle Kıztaşı Caddesi’ndeki sahafı aramaya başladık. Maksat biraz da muhabbetti. Belirtilen adreste sahaf falan yoktu. Etrafta bir iki kişiye sorduğumuzda dükkanın önündeki adam sahafın Kadınlar Pazarı’na giden yoldaki bir yere taşındığını […]
Geleneksel Ölçü Birimi: Urub ve Şinik
Arkadaşlarla Derinkuyu Yeraltı Şehrini ziyarete gittiğimizde Derinkuyu’da kurulan Cumartesi pazarına uğradık. Hava soğuktu ama pazar ışıl ışıldı. Ben bilmiyordum. Modern dönemde terkedilmesine rağmen halen yerel pazarlarda kullanılan bu eski ölçü biriminden arkadaş bahsedince öğrenmiş oldum. Resimde fasulyenin üstünde “50” yazıyor. Bu fasulyenin kilo fiyatının 50 TL olduğu anlamına gelmiyor. Resimde görülen silindir şeklindeki Urub ve […]
Romanı bitireli çok oldu. Aslında üzerinden pek uzun bir zaman geçmemesine rağmen başka başka mevzular zihnimde gezindiği için, sanki çok süre geçmiş gibi bir his var içimde. O yüzden kitabın bıraktığı izlerden bahsetmek daha faydalı olacaktır. Romanı okuduğum esnada roman hakkında yazı yazmaya dair içimde bir düşünce olmuş olsa da, o düşünceyi gerçekleştireceğim zaman için […]
Yeniden Fareler ve İnsanlar
Sonbahar ne çabuk geldi. Böyledir bu; yaz bütün davetkârlığı ile gelir ve gider. Artık durup bir etrafa bakınma vaktidir. Kaçmaya, bir yerlere gitmeye gerek yoktur. Hiç bir şehir davet etmez bizi. Güzel olan ise, mevsim sonbahar olunca şehir gelir bize. Hem de bütün ihtişamı ile. Şehir lisan-ı hâl ile gülümserken, sormayın biz insanlarda da bir […]
Dünyayı Saran Turist Gözü
Son iki hafta içinde üç kez Derinkuyu Yeraltı Şehri‘ne gittim. Zaten bildiğim bir yer. Lakin yine de bu üç ziyaretin hepsi de birbirinden bağımsız bir deneyim. Üzerimde rehber rolü olan bu üç gezinin birincisi yabancı biriyle, ikincisi eski arkadaşlarla ve üçüncüsü de yeğenimleydi. Hemen hemen her şeyin turistik bir faaliyet olarak görülebileceği ilk gezide en […]
Yollarda Bir Garip Seyr-i Sülûk
Hangi şaire ya da yazara referans vereceğini bilmeden, kaybolmuşken, daha şık bir ifadeyle, körün parmak uçları gibi karanlıklar içinde yol alıyorum desem, bence bu lüzumsuz bir metafor olur. Öyle ya gecenin orta yerinde kahve, müzik ve biraz da adamın başında kavak yelleri esiyorsa bu bir tuzaktır. Bile bile bu tuzağa düşüyor olmamız ise bir başka […]